| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | dalgalı deniz | a heavy sea i. |
| Genel | dalgalı deniz | popple i. |
| Genel | dalgalı deniz | pople i. |
| Marine | ||
| Denizcilik | dalgalı deniz | rough sea i. |
| Denizcilik | dalgalı deniz | seaway i. |
| Geography | ||
| Coğrafya | dalgalı deniz | long sea i. |
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | dalgalı (deniz/su) | rough s. | ||
|
The little boat bobbed on the rough sea. Küçük tekne dalgalı denizde sallanıyordu. More Sentences |
||||
| Genel | çalkantılı veya dalgalı deniz | short sea i. | ||
| Genel | durgunlaşmak (dalgalı deniz) | subside f. | ||
| Genel | durgunlaşmaya başlamak (dalgalı deniz) | subside f. | ||
| Genel | dalgalı (deniz) | rough s. | ||
| Genel | çok dalgalı (deniz) | sloppy s. | ||
| Genel | dalgalı (deniz) | rolling s. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilme/durabilme | one's sea legs i. | ||
| Deyim | dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilmek | get one's sea legs f. | ||
| Deyim | dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilmek | have one's sea legs f. | ||
| Marine | ||||
| Denizcilik | kaba dalgalı deniz | rough sea i. | ||
| Denizcilik | aşırı dalgalı olmayan deniz | seaway i. | ||
| Geography | ||||
| Coğrafya | kaba dalgalı deniz | rough sea i. | ||
| Coğrafya | araları çukur dalgalı (deniz) | hollow s. | ||
